12 Mart 2013 Salı

Je vais bien, ne t'en fais pas


Mélanie Laurent’in  Beginners (2010) ve Inglourious Basterds (2009) gibi daha populer yapımlarda yer almadan önce baş rolunu oynadığı çok naif bir Fransız filmi Je vais bien, ne t'en fais pas (2006). Film “Endişelenme, ben iyiyim” anlamına gelen başlığıyla basit bir konuyu yine sade bir senaryo ve oyunculuklarla işleyerek beğenimi kazandı.


Yaz tatili için gittiği İspanya’dan dönen Lili’yi evde kötü bir sürpriz beklemektedir. Aşırı derecede bağlı olduğu ikiz erkek kardeşi Loic babasıyla odasının dağınıklığı yüzünden ettiği bir kavga sebebiyle evden ayrılmıştır. Ayrılırken sadece akustik gitarını yanına almış ve Lili’ye bir not dahi bırakmamıştır. Şu an nerede olduğunu bilmeyen ebeveynlerinin kayıtsızlığı Lili’yi çok rahatsız etmekte ve şüphe duymasına yol açmaktadır. Ne koşulda olursa olsun kendisini arayacağına inandığı kardeşinin, bıraktığı sesli mesajlara bile cevap vermemesi Lili’yi çok üzmektedir.


Tatilde tanıştığı siyahi genç kadın Lea ve onun erkek arkadaşı sevimli ve anlayışlı Thomas, Lili’nin kardeşinden haber alamasından kaynaklanan derin üzüntüsünü teselli etmeye çalışmaktadır. Loic’ten haber alamadan geçirdiği günler Lili’nin sağlığının bozulmasına neden olur ve ailesi tarafından bir psikiyatri kliniğine yatırılır. Durumunda iyileşme olmayan Lili’nin umutsuzluğunu gören Lea ve Thomas Lili’nin hastaneden kaçırmaya kalkışırlar. Kardeşinden kartpostallar almaya başlayan Lili kendini toparlar ve taburcu olur. Hayatına devam etmeye çabalayan Lili, duruşunu takdir ettiği Lea gibi kendi ayaklarının üstünde durmaya karar verir ve evden ayrılır. Tabi ki Lea ve Thomas, hala kardeşi için endişelen ve onu arayan Lili’nin yanında olmaya devam ederler.


Je vais bien, ne t'en fais pas sıradan bir aile dramını anlatmıyor. İçinde hem hüznü, hem de umudu barındırıyor. Filmin ağlatırken, mutlu da eden bir tarafı var. Ayrıca  insanın içine o kadar işliyor ki bir süre etkisinde kalıyorsunuz yarı hüzünlü yarı mutlu vaziyette. Doğallığı ve sade güzelliği ile oyunculuğuna doyum olmayan MélanieLaurent filmin duygusunu seyirciye taşımadaki becerisi filmin başarısının sebeplerinden biri bence. Filmde Loic’in evden ayrılmadan önce kaydettiği Lili için yaptığı bestesi AaRON’ın yorumuyla U turn filmi sevmek için başlı başına bir neden oluşturuyor.  Filmin hoşuma giden daha bir çok yeri var, ancak spoiler vermekten çekindiğim için burada bırakıyorum. Sadece şunu söyleyebilirim ki izlemeden bu kadarını bilin, ama daha fazlasını bekleyin.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder