Küçük izci Sam Shakusky’nin kamp yaptıkları
adada yaşayan Suzy Bishop ile yaşadıkları masum bir o kadar da heyecanlı aşk ve
firar hikayelerini izliyoruz filmde. Anne ve babasını bir kazada kaybeden Sam,
koruyucu ailelerin yanında yaşayan, çevresi tarafından sevilmeyen bir çocuktur.
Suzy, mutsuz anne babası ve üç küçük kardeşi ile birlikte Penzance Adası’nda
yaşamaktadır. Suzy de Sam gibi yaşıtlarıyla anlaşamayan, ciddi ve olgun bir
kızdır.
Adanın kilisesinde düzenlenen gösteri
sırasında kuş kostümleri giyen kızların hazırladığı kulise dalan Sam, Suzy’i fark
eder. Bu ilk karşılaşmalarında Sam’in Suzy’e “What kind of bird are you?” diye
sorması (dünyanın en sevimli tanışma sorusu olsa gerek) üzerine tanışırlar.
Hayatın erken olgunlaştırdığı Sam’in konuya direkt girmeyi seven bir tarzı var.
İkilinin bu şekilde başlayan arkadaşlıkları mektuplaşma şeklinde devam eder ve
birbirlerinin ne kadar mutsuz olduğunu görünce sıkı bir kaçış planı yaparlar.
Ancak iki küçük çocuğun ortadan kaybolması üzerine hemen Suzy’nin ailesi, kamp
lideri ve diğer izciler, ada polisi ve sosyal servis peşlerine düşer ve
adada heyecanlı bir kovalamaca başlar.
Filmde tüm karakterler, dekorlar ve kostümler
o kadar özenerek hazırlanmış ki hangi birini anlatsam bilemiyorum. Suzy’nin
evden kaçarken yanına aldığı kitapların kapakları bile özel olarak tasarlanmış.
Bu görsel güzelliğe eşlik eden müzikler de filmin tadını kat kat arttırıyor.
Wes Anderson’ın son filmi Fantastic Mr. Fox’da birlikte çalıştığı Alexandre
Desplat’ın bestelediği yedi bölümden oluşan hava koşullarına göre coşkusu
değişen müzikleri sahnelerle müthiş bir bütünlük sağlıyor. Filmin öne çıkan ve
kafamda filmle bütünleşen soundtracklerinden Françoise Hardy’nin seslendirdiği Le temps de l'amour benim gibi tekrar tekrar dinlemek isteyenler
için aşağıda verilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder